Hayat mucizelerle doluydu. Bazen küçük bir kalpte, bazen bir kar tanesinde, bazen yıldızların arasında... Bazen de tam yanı başımızda! Sahip olduğum küçük mucizenin adıydı Pamir Ege. Huzuru, neşeyi, sevgiyi hissetmek için sadece ona bakmak, bazen yalnızca onu düşünmek bile yetiyordu. Ufacık bedeniyle zor günleri atlatmam için bana güç vermişti. Bana bir aile vermiş, en iyi arkadaşım olmuştu. Beni kırılgan, çaresiz, gencecik bir kızdan; cesur ve güçlü bir kadına dönüştürmüştü. Annesini kimsesizlikten kurtaran, ona yaşamak için bir neden veren bir bebek. Benim bebeğim. Birlikte iyiydik. Birlikte güvendeydik. Birer kardeşten farksız olan iki deli arkadaşa ve hepimize annelik eden tatlı bir kadına sahiptik. Başka birine ihtiyacım olmadığını sanıyordum. Bir daha bir adama güvenemeyeceğimi, kalbimi aşka açamayacağımı sanıyordum. Ta ki Doruk Ataoğlu'yla karşılaşana dek. Doruk etrafımdaki varlığıyla kalbimin kilitli kapılarını her gün biraz daha zorlarken geçmişteki kırgınlıklarımla savaşmak istememi sağlıyordu. Bir vaat değerindeki sözleriyle beni kuşatıyor, ona güvenmem için tüm yüreğini ortaya seriyordu. Bütün bunlar nasıl sonuçlanacak merak ediyordum. İkimizin varacağı yer neresiydi?